Soğuk suyu içmen bittiğinde sen onu içmeden önceki (ona muhtaç) haline yeniden dönüyorsun. Demek ki onda sıcaktan bunaltmayacak soğukluk, dolayısıyla sende olmayanın yerini tutan bir kuvvet olduğu gibi bir de çekici bir yan, verdiği haz var. Bu ikisi birleşirse, güçsüzlüğüne karşı sabır gösteremeyen böyleleri işte o zaman hep içme durumunda olur. Olur da bu onu kurtarır mı? Hep onunla olması ne mümkün? Onun yokluğunda kendi kuvvetsizliğiyle yeniden baş başa kalıverir. Zira sıcağa karşı onunla kuvvet bulmak kesintisiz onunla olmakla, devamlı içiyor olmakla mümkün.
Bundan bir ders çıkarabiliriz:
Biz yaratılmış bir varlığız. Kendi başımıza kuvvetimiz yok. Rabbimizin bize verdiği kadar kuvvetimiz var. Kuvvetimizi aşan durumlarda kuvveti bizi yaratandan değil de bizim gibi yaratılmışlardan aldığımızda, (ki alabiliriz de) ne var ki kuvveti (kendi gibi bir şeyden) almakla kalmayıp ondan medet umar hale geldiğimizde Allah Teâlâ kendisinden değil de yarattığı şeyden medet umanı medet umduğu şeyle baş başa bırakıverir. Yalnızca onunla olduğumuz müddetçe kuvvetimiz olduğundan, onsuz yapamaz hale geliriz de hep ona muhtaç (düşkün)duruma düşeriz. Bu onun uğruna her şeyi göz ardı etmek, şayet bir kişiyse onun dediğini yapar hale gelmek demek.
Bize tanınan sınırlar belli oysa!
(Allah’ın ‘ahdi’, 1) İNSANIN ALLAH’LA YAPTIĞI SAĞLAM ANLAŞMA, 2) KİŞİNİN ALLAH ADINA BİR BAŞKASIYLA YAPTIĞI DÖNÜLMEZ SÖZLEŞME ve 3) ALLAH’IN YERYÜZÜNDE DOĞAR DOĞMAZ KİŞİ İÇİN ORTAYA ÇIKAN TABİİ BAĞLANTILARDIR. (: Tefhimü’l Kur’an’dan En’am Sûresi 152. Ayetin Tefsiri’nden)
Allah’la yaptığımız Ahd /Kutsal sözleşme: “Bir de Rabbin, Âdemoğullarından, bellerindeki zürriyetlerini alıp da onları kendi nefislerine şahit tutarak: Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” dediği vakit, “pekâlâ Rabbimizsin, şahidiz” dediler. (Bunu) kıyamet günü “Bizim bundan haberimiz yoktu.” demeyesiniz diye (yapmıştık).” (Elmalılı Hamdi Yazır Meali/ A’râf Suresi 172. Ayet)
İNSANIN ALLAH’LA ve TOPLUMLA OLAN bu ‘AHD’İNİN HERHANGİ BİR KİTAPTA YAZILI OLMADIĞI DOĞRUDUR, FAKAT TABİAT BİZZAT KENDİSİ de VARLIĞINI BU AHDE BORÇLU OLAN BEDENİNİN HER BİR UZVUNA ve HER ZERRESİNE BU AHDİ YERLEŞTİRMİŞTİR. (: Tefhimü’l Kur’an’dan En’am Sûresi 152. Ayetin Tefsiri’nden)
Verilen söze uymamak bedel getirir: Yaratandan değil, O’nun yarattığı bir şeyden, en basitinden bir soğuk sudan medet umduğumuzda yaşadığımız şişkinlik, zevkten ya da sıkıntıdan ne yapacağını bilemeyip çareyi bir şey atıştırmakta görenlerin maruz kaldığı şişmanlık; bunların her biri helalde düşülen aşırılıklardır. Aşırı düşkünlük giderek harama kapıyı açabilir. Aşırılık olsun, harama bulaşmak olsun, O’nun izin vermediği şeylerdir ki, her türlü aşırılıkta bulunanların ve harama bulaşanların başına gelenler, bu ahde uymamanın sonucudur.
Yorum bırakın