“İnsan haklı oldu mu, yüreğine kuvvet geliyor, bileği kolay kolay bükülmüyor, öyle değil mi ha?” demiş Emile Zola. Bu fıtratımıza/tabiatımıza dair bir özellik. İnanma da aynı şekilde, insan inandı mı kuvvet buluyor. İnandığın şey yanlış bir şey de olsa veya haklı olmadığın halde kendini haklı görmek de insana kuvvet vermiyor değil. Salt duygu bu kuvveti veren. Ne var ki inandığın şey yanlış olduğunda ya da haklılığın gerçeğin duvarına toslayıp boş çıktığında bütün kuvvetin gidiyor.
Bilmeli ki ahiret/hesap günü var. Boş çıkmayan kalıcı olan inanma: Allah’a iman, haklılık da Allah nezdinde olan haklılık.
.
“Usul esasa mukaddemdir” (Usul esastan önce gelir)
Usul, bir işin yapılma yöntemi, düzeni, yoludur.
Esas ise o işin özü, kendisi, temelidir.
İnsanlarla iletişimizde doğruyu dile getiriyor olsak bile usule uygun davranmıyor isek haklıyken haksız konuma düşebiliriz
Doğru ve etkili iletişim, adaletin sağlanması, sosyal ilişkilerin düzeni, ibadetlerin kabulü, bilimsel doğruluk ve hukuki süreçlerde kurallara uygunluk hayati bir rol oynar.
Yorum bırakın